Sabotajın sözlük anlamı; yıkmak, bozmak, parçalamak anlamına geliyor. Daha çok filmlerde görürüz, bol aksiyon olan ya da çoğu zaman Amerikan yapımı filmlerde, dizilerde. Birbirilerinin faaliyetlerini yok etmek adına insanlara, topluluklara sabotaj uygularlar ve kurgu böylece başlar. Bol bol aksiyon, heyecan uyandırır insanda.
Ya biz kendimize sabotaj yapıyor isek? Kulağa ne saçma geliyor değil mi? İnsan kendi kendini, kendi canını yaksın, parçalasın, yok etmeye çalışsın. Manasız gibi geliyor sözlük anlamı ile düşünürsek. Psikolojik olarak bir rahatsızlık belirtisi olabilir diye bile düşünebiliriz. Fakat gerçekler o kadar farklıdır ki. Bayağı bayağı, bilmeye istemeye insan kendini sabote eder. En fenası da bunu bilmeden, fark etmeden yapar. Hatta birisi suratına vursa bu duruma kızar, öfkelenir belki de.
Gerçek şu ki kendimizi bilmeye, istemeye (bilinçli manada) güzel güzel sabote ederiz aslında. Altında yatan bahanelere sığınarak üstelik. Kabiliyetim olsa idi yapardım, zengin olsam farklı davranırdım, üniversite okusam neler olurdum neler diyerek. Çok da inandırıcıdır aslında tüm bu söylediklerimiz. Zira böyle büyümüşüzdür hep. Anne babamızın bizim çocuğun yaratıcılık kabiliyeti yok denmiştir inanmışızdır, matematiği beceremez dendiğinde hemen o giysiyi giyivermişizdir üstümüze. Ben yapamam, becerememlere sığınarak. Üstüne gitmemişizdir. Ne de olsa o giysiyi giydirmişlerdir üstümüze, sorgulamak da bize düşmez nihayetinde. Bazen hırs yapıp üstüne gitmeye kalksak da o inancın bir anlamda esiriyizdir biz. Bir iki deneme olmaz ise zaten biliyorlardır ya da ben biliyorduma sığınıveririz. En güvenli liman nitekim. Kim şimdi uğraşacak, enerjisini harcayacak üstüne gidecek bu işin. Üstelik başarısız olma garantisi varken.
Kendi iç dünyanıza çekildiğinizde hiç düşündünüz mü neler hakkında olumsuz inançlarınız var? Neleri beceremem, yapamam diye düşünüyorsunuz. Bazen hayat o beceremediklerimizi gözümüze gözümüze sokar ve her defasında oflaya puflaya yapmak için uğraşır dururuz. Her defasında da korkarız, ödümüz kopar, günümüzü cehenneme çeviririz. Neden hep bunlar beni buluyor deriz. Bilmeyiz ki hayat bizim bu güvensizliklerimizi gözümüze gözümüze sokmak ister. Bak der, gör kendini belki de yapabilirsin. Yapamazsan da o zaman hatalarından belkide ders çıkartırsın.
Hangi konularda sabote ederiz kendimizi pekiyi? Mesela bir dersimiz vardır, bir eğitim alıyoruzdur fakat hiçbir şekilde olmuyor deyip dururuz. Yapamıyorum deriz, çevredekilere bakarız, onlar bayağı bayağı iyi yapıyor halbuki aynı yollardan geçtik deriz. Bir yetersizlik ile sabote ederiz kendimizi. Kafam almıyorlara, zamanım yok çalışamadımlara sığınmak en güzelidir. Ödümüz patlar başarısız olmaktan bunu örtmek için de bahanelere sığınırız. O günlerdir, haftalardır belki de yıllardır yapmak istediğimiz, arzuladığımız şeyleri yapamayız. Yeterli değilim, mükemmel değilim, yeteri kadar değerli değilim diyerek. Kendi değerini bilmezsen kim sana o değeri gösterecek? Yeterli değilim derken gerçekten kendini yeterli bulmak adına üstüne gitmenin gerektiğini anlatacak. Ders çalışman lazım ya da işte bir projeyi yetiştirmen veya o aldığın eğitimi hakkı ile yapman; uykun gelir, diğer işlerin çoktur ilgilenememişsindir, problemli bir çocuğun-kocan-patronun vardır. Hayat pahalıdır, herkes senden birşeyler bekliyordur. Kaçarsın ve gidersin o en güvenli bildiğin limana sakince kabullenirsin zaten yapamam ki kim uğraşacak. Üstelik yapamayacağını bile bile. Böyle böyle sabote ederiz kendimizi. Aklımızın ucunda hep yapamadıklarımız, içimizde kalan uktelerle günlerimizi geçiririz.
Peki ya silkin desem, silkele kendini üstündeki tüm tozu toprağı değil ama o tozlanmış inançlarını, kendine yaptığın acımasızlıkları atmak adına silkelen ve fark et desem ben kendimi nasıl sabote ediyoruma odaklansan. Belki de üstündeki o yaftalardan kurtulacaksın. Belki de o çok istediğin güç senin içinde.
O zaman hadi şimdi nereden başlamak istersin? İlk neyi fark edersin kendinde?